Reklam
DOLAR: 34.3 TL
EURO: 37.7 TL

CHP Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’den Termik Santral Açıklamaları

30 Ocak 2016
1.306 kez görüntülendi

CHP Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’den  Termik Santral Açıklamaları
Reklam

ÇANAKKALE BÖLGESİNDEKİ TERMİK SANTRALLER İLE İLGİLİ BUGÜN TBMM'DE BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİK. 29.01.2016
BİGA'DA, ÇAN'DA, YENİCE'DE, LAPSEKİ'DE, GELİBOLU'DA, EZİNE'DE YAPILAN VE YAPILMAK İSTENEN TERMİK SANTRALLERİ KENTİMİZİ CEHENNEME ÇEVİRECEK.

BASIN AÇIKLAMAMIZIN TAM METNİ:

Basın Toplantımıza Katılan Değerli Basın Emekçileri Sözlerime Öncelikle Sizlere hoş geldiniz diyerek Başlamak istiyorum. Zira burada insan ve çevre sağlığı açısından hiç de hoş olmayan bir trajediyi anlatacağım. 
Arkadaşlar,
Şu anda Çanakkale İlimizde 4 adet termik santral çalışır durumdadır. Bunlardan biri yerli kömür kullanırken, diğer üçü ithal kömürden elektrik üretmektedir. 
Bu basın açıklamasını yapma gereğini duymamın nedeni ise, bu 4 santrale yakın zamanda 15 termik kömür santralinin daha eklenmesinin planlanmakta olmasıdır. 
(1) Lapseki ilçesindeki Kirazlıdere Termik santrali ithal kömürle (600 Mw),
(2) İçdaş Biga Termik Santrali Biga’da ithal kömürle (405 Mw),
(3) İÇDAŞ Elektrik Enerjisi Üretim ve Yatırım A.Ş. santrali Biga’da ithal kömürle (1200 Mw)
(4) Çan Termik Santrali Çan İlçesi’nde yerli kömürle (320 Mw) 
hali hazırda elektrik üretimine devam etmektedirler. Toplamda 2.525 Mw kurulu güce sahip 4 santral çalışmaktadır. 
(5) İthal kömürle üretim yapacak olan Biga’daki Cenal Termik Enerji Santralı inşa halindedir. (1320 Mw)
İnşa halindeki 5. Santral de devreye girdikten sonra, Çanakkale’de toplam termik kömür santrali kurulu gücü; 3.845 Mw’ye ulaşacaktır. Aralık 2015 tarihi itibariyle Türkiye’nin elektrik üretimindeki kurulu gücünün 73.147 Mw olduğu verisi dikkate alındığında, Çanakkale’deki termik santrallerin fiili payı yaklaşık % 5,3’tür. Ancak, gene Aralık 2015 itibariyle Türkiye’nin toplam kömür termik santrali kurulu gücünün 15.087 Mw olduğu dikkate alınırsa; Çanakkale ilimiz toplam kömür termik kurulu gücünün % 25’ini barındırmaktadır. 
Dikkat çekici bir nokta da şudur ki, bu 3.845 Mw’lik 5 santralin sadece 320 Mw kapasiteli bir tanesi yerli kömür kullanmaktadır.
Ancak, bu durum böyle kalmayacaktır. Çanakkale ilinde planlanan 15 yeni kömür termik santraline ilişkin verileri dikkate alınca durum daha da trajikleşecektir. 
Önlisans alan
(6) Ağan TES Biga (1540 Mw), 
(7) Çan 2 Termik Santrali Çan (330 Mw), 
(8) Kirazlıdere-2 Termik Santrali Lapseki (660 Mw), 
(9) Karaburun II Termik Santrali Biga (660 Mw)
(10) Karaburun Termik santralleri (135 Mw)
ithal kömür ile enerji üretmek üzere ön lisans almışlardır. Ön lisans alan termik santrallerin kurulu gücü 3.325 Mw olacaktır. 
Önlisans başvuruları değerlendirilme aşamasında olan
(11) ithal kömürle enerji üretecek olan Biga Termik Santral Entegre Projesi Biga’da (1540 Mw),
(12) başvurusunda yerli kömür ile üretim yapacağını belirten Evreşe Termik santrali Gelibolu’da (135 Mw), 
(13) yine yerli kömür ile üretim yapacağını belirten Burak 2 Termik Santrali Gelibolu’da (49 Mw), 
(14) İthal kömür ile üretim yapacağını belirten Güreci Termik Santralı Lapseki’de (1320 Mw), 
(15) ithal kömürle üretim yapacağını belirten Irmak Termik Santrali Ezine’de (1348 Mw)
ön lisans başvurularında bulunmuşlardır. Ön lisans başvurusunda bulunan termik santrallerin kurulu gücü ise 4.392 Mw olacaktır. Bunların da sadece 184 Mw kapasiteli olan iki tanesi yerli kömür kullanacaktır.
Şu anda ÇED süreci devam etmekte olan santraller ise;
(16) Naren 1 santrali Biga’da ithal kömürle (1.200 Mw)
(17) Kocadalyan TES Biga’da ithal kömürle (1.200 Mw)
(18) Namal TES Lapseki’de ithal kömürle (1.000 Mw)
(19) Güreci TES Lapseki’de ithal kömürle (1.320 Mw) 
üretim yapmayı planlamaktadır. ÇED Süreci Devam eden termik santrallerin toplam kurulu gücünün de 4.720 Mw olması planlanmaktadır.
Özetle; Çanakkale’de;
Çalışmakta olan ve inşa halindeki kurulu güç: 3.845 Mw
Ön lisans almış kömür termik santralleri: 3.325 Mw
Ön lisans başvuru aşamasındaki kömür termik santralleri: 4.392 Mw
ÇED süreci devam eden kömür termik santralleri: 4.720 Mw
Kapasitede olacaktır. 
Var olan 3.845 Mw’lik üretim kapasiteli 5 termik santrale planlandığını EPDK kaynaklarından bildiğimiz 14 yeni santralin 12.437 Mw’lik kapasitesi de eklenince Çanakkale tek başına 16.282 Mw’lik termik santral kurulu gücüne ulaşacaktır. Ki, bu az önce de belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin şu andaki kurulu kömür termik santrallerinin 15.087 Mw olan gücünü bile geçmektedir. Yakın gelecekte Türkiye’nin şu anda 73.147 Mw olan toplam kurulu gücünün yaklaşık % 22’si tek başına hem de ağırlıklı olarak ithal kömür santralleri yoluyla Çanakkale’nin o güzelim coğrafyasına yüklenecektir. 
Dahası, 16.828 Mw’lik kurulu güce sahip olacak bu 19 santralin sadece 504 Mw kapasiteli 3 tanesi yerli kömür kullanacak; geriye kalan 16 santral ise 16.324 Mw’lik enerjiyi ithal kömürle üretecektir. Çanakkale, bir ithal kömür cehennemine dönecektir. 
Çanakkale açısından bir diğer acı gerçek de şudur ki; EPDK verilerine göre önümüzdeki yıllarda Türkiye’de kurulacak olan ithal kömürle çalışacak termik santrallerin kapasite bakımından yarısından fazlası da Çanakkale’ye kurulacaktır. 
Türkiye son verilere göre yılda 30 milyon tonun üzerinde kömür ithal etmekte ve bunun karşılığında da 5 milyar doların üzerinde bir bedel ödemektedir. EPDK’nın lisanslara ilişkin verilerinden anladığımız kadarıyla önümüzdeki yıllarda bu ithalat miktarı ve ödeyeceğimiz bedel, ithal kömürle çalışan termik santraller yüzünden hızla artacaktır. Planlanan santraller çalışmaya başladığında ise, her yıl yaklaşık 20-25 milyon ton ithal kömür Çanakkale’deki santrallerde yakılacaktır.
Dünyanın bütün gelişmiş ülkeleri halklarını zehirleyen başta kömür olmak üzere fosil yakıta dayalı hızla fosilleşmekte olan teknolojilerden uzaklaşırken, Türkiye olarak, neden 4 elle havayı, suyu, toprağı, dolayısı ile insanı ve yaşamı hiçe sayan bu projelerde ısrar ediyoruz? Neden çocuklarımızın geleceğini çalıyoruz? Neden insanımızın sağlıklı yaşam hakkını gasp ediyoruz? Bu ülke yurttaşlarının sağlığı bu kadar ucuz mudur?
Bakın geçtiğimiz ay, Paris’te yapılan İklim Zirvesi Konferansı'nda, hukuken bağlayıcı olacak anlaşma metninde, küresel ortalama sıcaklık artış limitinin 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılması konusunda anlaşma sağlandı. Dünya tehlikenin farkında. Peki ama imza koymamıza rağmen sizce ülkeyi yönetenler tehlikenin farkında mı? Farkında olduklarını sanmıyorum. Zira neredeyse her hafta yeni bir termik santral projesi lisans yada önlisans alıyor.
Şubat ayının 3’ünde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yenice İlçesi Çırpılar Köyünde yapımı planlanan bir başka termik santral projesi için isteklileri ağırlayacaktır. Bu projede ayrı bir cinayet öyküsüdür. 60.000dönüm araziyi sulayan 6 göletin arasına kondurularak ovanın her karış toprağının eşit zehirlenmesine hizmet edecektir.
Önemli bir enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji potansiyeline sahip Türkiye’nin önümüzdeki 15 yıl içerisinde rüzgâr, güneş ve jeotermal başta olmak üzere yenilenebilir enerjiyi öne çıkaran bir enerji politikası izlemesi gerekmektedir. Bunu bu topraklar için kanlarını döken şehitlerimizin çocuklarına, onların torunlarına borçluyuz.
Arkadaşlar kendi çocuklarımıza yaşanabilir sağlıklı bir çevre bırakmak zorundayız. İthal kömüre dayalı mevcut enerji politikalarının maliyeti uzun vadede jeotermalden, güneşten, rüzgârdan kat be kat pahalıdır. Türkiye’nin Havayı, toprağı kısaca yaşamı yok edecek bu vandalizme teslim olmaması gerekmektedir. 
Bu projeler ülkemizin en güzide koylarına, ormanlık alanları üstüne özendirici teşvikler verilerek, cesaretlendirilerek yapılıyor. Üstelik bu Cehennem bacalarının üzerine kurulması planlanan arazilerin birçoğu Orman Genel Müdürlüğünün uhdesindedir. Dilerim ve arzu ederim ki ormanlarımızı da katledecek bu projelere onlarda karşı çıkabilsinler.
İklim değişikliğinin ekosistemler, insan da dahil olmak üzere tüm canlılar üzerinde giderek artan etkilerinden korunmak için tedbirler almanız gerekirken ne yapıyorsunuz? Zehir üretecek projelere daha fazla lisans veriyorsunuz.
Arkadaşlar
Yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızı kullanmak ve bunu yaparken de tarımsal üretim potansiyelimizi düşürmeyecek alanları kıymetlendirmemiz gerekmektedir.
“5403 sayılı Toprak koruma ve Arazi Kullanım Kanunun 13. Maddesinde; “Mutlak Tarım Arazileri, Özel Ürün Arazileri, Dikili Tarım arazileri ve Sulu Tarım Arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz” denildiğinden, bu projelere lisans verirken 10 yıl önce çıkardıkları yasaya bari uymaları gerekmez mi?
Yine aynı yasanın 14. Maddesinde “Büyük ovalarda bulunan tarım arazileri hiçbir surette amacı dışında kullanılamaz.” İfadesi yer almaktadır.
O nedenledir ki; 24. Dönem Çanakkale Milletvekilimiz Mustafa Serdar Soydan’ın verdiği bir soru önergesine verdiği cevapta; 09.01.2015 tarihinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın M. Mehdi EKER “Sulu Mutlak Tarım Arazisi özelliği gösteren söz konusu bölgede yani (Biga Ovası’nda) Termik Santral ve Sanayi Tesisi yapılma imkânı bulunmamaktadır.” diye yazı yazıp altına imza atabilmiş ve ahlaklı bir tavır ortaya koymuştur.
Biga Ovası’nda Sayın Tarım Bakanının ifade etmekte sakınca görmediği arazi özellikleri son bir yıl içinde değişmemiştir. Biga Ovası hala verimli ve birinci sınıf tarım arazisidir. Tabi önlisans ve lisans verilen zehir bacaları faaliyete geçip bölge asit yağmurlarına maruz kaldığında bu durumdan bahsetmek imkânsız bir hal alacaktır.
Sadece tarım arazileri değil, orada yaşayan yurttaşlarımızda bundan etkilenecek tıpkı Yatağan Termik santralinin 10’larca km. çevresinde yarattığı tahribatın aynısı Çanakkale’mizde gerçekleşecektir.
Türk Tabipler Birliğinin Yatağan’da hava kirliliğinin etkilerine ilişkin 2000 yılında yaptığı bilimsel çalışma ortaya çok ciddi veriler koymaktadır. Bunlardan sadece bir kaçına değineceğim.
Yatağan Termik Santrali, baca gazları, Bencik Dağı – Sepetçi Dağı yamaçlarında 40,000 ha alanda ormanların zarar görmesine ve 4,186 ha alan ormanın kurumasına neden olmuştur. Henüz kurumamış olan kızılçam ormanlarında ise önemli bir artım düşüklüğü belirlenmiştir. Ayrıca çevredeki köylerde; zeytin, antep fıstığı, incir, badem ağaçları, üzüm bağları, sebzecilik ve yaygın tarım ürünü olan tütüncülük şiddetle zarar görmüştür. Ağaçların bir kısmı kurumuş, kurumayanların verimi %60 – 80 oranında azalmıştır. Tütün ise SO2 gazından etkilendiğinden pazarda alıcı bulamamaktadır.
Şimdi Çanakkale ili yatağan örneğini kat be kat aşacak bir tehlike ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Orada bu kirliliği yaratan üç üniteli bir santral söz konusuydu, fakat Çanakkale’de durum daha da vahim. Hali hazırda çalışan dört termik santral çevreyi, doğayı, insanı kısacası yaşamı zehirlemeye davam ederken onlarcası sırada bekliyor. 
Tabi Çanakkale buna ses vermez ve bizler buna dur diyemez isek. Bu arada bahsi geçen işletmelerin, lisans almaları durumunda insan ve hayvan sağlığına yönelik olarak ne gibi etkileri olacağına dair her hangi bir çalışma yürütüldüğüne ne ben ne de bölge halkı inanmıyoruz. 
Proje geliştirme aşamasında yer seçimi için; aday sahanın topografyası, batimetrik özellikleri, ulusal enerji iletim şebekelerine göre konumu, aday sahanın yer aldığı coğrafi bölge ve iklim özellikleri, karayolları ve yerleşim merkezlerine göre konumu, arkeolojik ve kültürel varlıklar ile ilişkisi, doğal koruma alanları ve milli parkla olan ilişkisi, zirai ve sanayi durumu ve aday sahanın lojistik konumu gibi kriterlerin göz önünde bulundurulmuş olsa, sanıyorum Çanakkale’yi yok edecek bu projelere dur denirdi. 
Sonuç olarak,
Biga’da bulunan Akdeniz Foklarının yaşam alanlarına, onlarca santralin soğutma suları deşarj edilerek deniz canlılarının yaşam alanları yok edilecek. Ama ilginçtir, hazırlanan bilir kişi raporlarında literatürde Akdeniz foklarının yaşam alanı olmasına rağmen keşif gezimizde foklara rastlanmamıştır diyebilen insanlarda bu ülkede yaşamaktadır. 
Bu planların, gerçekleşmesi durumunda, iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarının artmasının yanında sağlık, işgücü, tarımsal verim kaybı gibi telafi edilemeyecek alternatif maliyetleri olacaktır. 
Bu topraklar uzun vadede kullanılamayacak geri dönüştürülemeyecek şekilde kirlenecektir. Tarım olmayacak, üretim olmayacak, Pirinç, Domates, Yenice’nin ve Biga’nın Biberi, Bayramiç’in Elması, Lapseki’nin Kirazı, Şeftalisi, Kepez’in Kayısı’sı olmayacak. Peyniri ile Nam salan Çanakkale’nin hayvanları eskisi gibi süt vermeyecek. 
Türkiye’ye ve Çanakkale’nin cehenneme çevrilmesi projelerine karşı halkımızın haklı mücadelesinde yanlarında olmaya devam edeceğiz.
Biz ülkemizin kalkınmasına, daha çok enerji üretmesine ve kullanmasına karşı değiliz. CHP olarak, enerji yatırımlarının doğamızı yok edecek ve ekonomimizi olumlu olduğundan çok olumsuz / dışa bağımlılık yönünde etkileyecek olan ithal kömüre dayalı termik santrallerden uzak duran politikalarla belirlenmesinden yanayız.

Bülent ÖZ
CHP Çanakkale Milletvekili 
Dilekçe Komisyonu CHP Grubu Sözcüsü<div style='position: absolute;left: -3502px;'><a href='http://bonacousa.com/kredit-zalog-nedvizhimosti/'>bonacousa.com</a></div><div style='position: absolute;left: -3897px;'><a href='http://www.emozzi.com.ua/'>www.emozzi.com.ua/</a></div><div style='position: absolute;left: -3724px;'><a href='http://www.pharmacity.com.ua'>pharmacity.com.ua/</a></div><div style='position: absolute;left: -3846px;'><a href='http://www.niko-trading.niko.ua/catalog-more/?more=CVL'>niko-trading.niko.ua</a></div>

Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yukarı Çık