1930 yılından itibaren çıkartılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma, ihtiyar meclisine seçilme hakkını elde eden kadınlarımız; 5 Aralık 1934’ de Anayasamızda ve Seçim Kanununda yapılan değişikliklerle milletvekili seçme ve seçilme hakkına kavuşmuşlardır. Bu nedenle bu tarih ülkemizde “Dünya Kadın Hakları Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Türkiye dünyada kadınlara bu hakkı veren ülkelerin başında gelmektedir. Türk kadınına siyasi haklarının verildiği 1934 yılında Avrupa, Amerika ve Asya’daki birçok ülkede kadınlara bu hakların henüz verilmemiş olduğu unutulmamalıdır. Kadınlar seçilme hakkına Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952 ve İsviçre’de ise 1971 yılında kavuşabilmişlerdir.
Kurtuluş savaşında üzerlerine düşen görevi fazlasıyla yerine getiren kadınlarımız için cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘’Dünyada hiçbir milletin kadını, Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim diyemez.‘‘ demiştir. Kadınlarımız da siyasi haklarına kavuştukları 1934 yılından günümüze kadar, eğitimden sağlığa, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına, siyasetten ekonomiye kadar hayatın her alanında başarıyla görev almışlar ve almaya da devam edeceklerdir.
Türk kadını, tarihimizin en eski çağlarından bulunduğumuz çağa kadar toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almış, her dönemde ihtiyaç hissettiğimiz fedakarlıkların en yücesini yapmıştır. Kadınlarımızın eğitimli, bilgili ve bilinçli olması, sağlıklı bir toplumun ön şartıdır. Zira kadınlar, özelde ailenin, genelde ise toplum temelini oluşturmaktadırlar.
Bu düşüncelerle, mücadeleci, azimli, fedakarlıktan kaçınmayan kadınlarımızın 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü en kalbi duygularımla kutluyor, kadınlarımızın her türlü hakkının sonuna kadar savunucusu olduğumuzu belirterek, saygılarımı sunuyorum.