18 MART ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ
Üzerinde bulunduğumuz bu toprakların “Vatan” olabilmesi için verdiğimiz milletçe mücadele herkesin malumudur. Sadece bizim değil tüm dünya tarihinin en önemli vesikalarından biri Çanakkale Deniz Zaferidir. Çanakkale; İman Gücü, Vatan Sevgisi ve Milli Birliğe sahip olan bir milletin her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğinin göstergesidir.
Vatan ile savunulan yalnızca üzerinde yaşanılan toprak parçası değildir. Bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi değerleridir. Bu değerleri canı pahasına savunmanın mukaddes karşılığı ise en yüce mertebelerden biri olan ŞEHİTLİK’dir. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V) birçok ifadelerinde şehitlik ve gaziliğin faziletine işaret etmiş; malı, canı, dini ve aileyi (kutsal değerleri) koruma uğruna öldürülen kimselerin şehit olduğunu bildirmiştir.
Şehit; ölüp yok olan, kaybolup giden değil, ölümsüzleşendir. Bunun içindir ki ŞEHİT DİRİDİR. O’na ölü denmez. Kur’an-ı Kerim; “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” (Bakara:154) buyurmaktadır. Şehit; yeri ve zamanı geldiğinde canından daha mukaddes bildiği dini, milli ve manevi değerleri uğruna dünyadaki herşeyden vazgeçip, canını ortaya koyan kimsedir. Hz. Ömerin veciz ifadesiyle “Şehit, kendisini Allah’a adayan kimsedir” (muvatta;Cihat,15)
Allah yolunda hiç çekinmeden canını veren kimseye peygamberimiz (S. A.V), hem dünyada hem ahirette şahitlik etmektedir (BuhariCenaiz,75). Çünkü Allah yolunda cihat edenler, iki güzellikten birine erişmekten başka bir arzu beslemezler. Yani ya zaferi yaşayan gazilerden, ya da şehitlerden biri olmayı dilerler.
Şehitlik; zaten ölümlü olan insanın yüce değerlerini yaşatmak uğruna ve sırf Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla canını feda etmesidir. Bunun mükafatını Yüce Rabbimiz şöyle bildirmiştir; “ … Kim Allah yolunda savaşır, öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükafat vereceğiz.” (Nisa:74)
İşte bu ruhtur ki; Çanakkale’de, milletimizin değerlerine yapılan insafsız saldırıya, yaşlı-genç, kadın-erkek karşı koyup, onurunu ve vatanını korumak üzere yola çıkan bir ordunun destanıdır. Çanakkale emsali nadir görülen bir zaferdir. Üniversite, lise, hatta ortaokul çağındaki gençlerin, çocukların destanıdır.
Çanakkale’den alınacak büyük bir ahlak dersi olduğu muhakkaktır. Çanakkale, barut kokusu altında bile erdemli olmanın ne anlama geldiğini tarihe silinmez harflerle yazan milletin destanıdır.
Çanakkale böyle üç-beş cümleyle anlatılamaz. Kitaplar dolusu anlatmaya kalksak yine o ahval anlatılamaz. 253 bin şehit göğsünü siper ederek canını verdi ama vatanını vermedi. O koskoca haçlı ordusuna büyük kayıplar verdirerek uzaklaştırdı.
Çanakkale’ye gittiğimizde bizi karşılayan;
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
İçinde çok derin anlamlar taşımaktadır..
Yine İstiklal Marşımızın şairi M. Akif ERSOY’un – Çanakkale Şehitleri- şiiri her mısrası derin anlamlar ifade eden, savaşın ne kadar şiddetli olduğunu, kocaman sırtlan sürülerinin vahim saldırıları karşısında imân gücünün üstünlüğünü uzun uzun anlatmaktadır.
Şu boğaz harbi nedir? Varmı ki dünyada eşi
En keşîf orduların yükleniyor dördü beşi,
…………………………………………….
……………………………………………
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor peygamber.
- Akif ERSOY
Aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun. Gazilerimize de saygı ve sevgilerimizi sunuyor, O’nları da rahmetle anıyoruz.
Çanakkale ruhunun bütün gençlerimize ibret ve ders olması dileklerimle…
Halil İbrahim EREN